Aile içi miras davaları, vefat eden kişinin geride bıraktığı maddi değere sahip taşınmaz mal ve para gibi malların paylaşımında, mirasçılar arasında yaşanan anlaşmazlık sonucu başvurulan hukuki süreçtir.
Borçlar Kanunu, Türk Medeni Kanunu ve Tapu Kanunu çerçevesinde verilen hükümlerle sonuçlandırılan bu davalar, farklı türlerde açılabilir.
Miras davası kapsamında, mirasçılar tarafından şu gibi davaların açılması mümkündür;
Esra Aslan hukuk bürosunu ziyaret ederek aile içi miras davaları konusunda daha geniş bilgiler edinebilir, vekalet vererek davanızın en uygun şatlarda takip edilmesini sağlayabilirsiniz.
Aile içi miras davaları geniş bir yapıya sahiptir. Özellikle en uzun davalar arasında yer almaktadır. Bu çerçeveye giren konular ana hatları ile şu şekildedir;
Miras hukuku geniş kapsamda olduğu için miras davalarında anlaşmazlıkların sebebine göre farklı miras davalarına gidilebilir.
Aile içi miras davaları farklı türlerde açılabilir. Ancak en sık karşılaşılan türler, maddeler halinde şu şekildedir;
Aile içi miras davaları için yetkili, Asliye Hukuk Mahkemesidir. Bu davalar uzun sürebildiği için alanda deneyimli hukuk büroları ile çalışmak daha iyi sonuçlar alınmasına yardımcı olabilir.
Miras davalarında, kimlerin mirasçı olabileceği sıklıkla düşünülen konular arasındadır. Kişi mirasını istediğine bırakabilir mi sorusuna bakıldığında buna evet yanıtı verilebilir; ancak tamamı tek bir şahsa verilemez. Yasal mirasçılar, her koşulda pay alır. Medeni Kanun kapsamında, kişi ölmeden vasiyetname yaparak mirasını dilediği kişi/kişilere bırakabilir.
Ölen kişinin bıraktığı miras derece sistemiyle paylaştırılır. Bu açıdan birinci, ikinci ve üçüncü olarak 3 farklı sınıflandırma vardır;
Ancak Aile içi miras davaları hakkında bilinmesi gereken bahsettiğimiz üzere farklı bir mirasçının da atanabileceğidir.
Miras hukuku oldukça geniş bir kavramdır. Bu nedenle farklı davalar bu çerçevede açılabilir. Bunlardan bazıları maddeler halinde, aşağıda olduğu şekildedir;
Aile içi miras davaları da bu çerçevede olabilir.
Kişilerin hayatını kaybetmesi ardından, arkada bıraktığı alacak ve mallar miras olarak adlandırılır. Mirasçılar arasında paylaşılmakla birlikte bazı durumlarda sorunlar yaşanabilir. Aile içi miras davaları avukatları ve hukuk büroları da burada devreye girer.
Mirasçılar hukukta iki sınıfa ayrılır. Bunlar atanmış ve yasal mirasçılar şeklinde olup,
Lakin atanan mirasçılar da olabilir.
Kişiler hayatını kaybetmeden önce parasını, değerli eşyalarını ya da taşınmaz mallarını vasiyetname ile istediği kişi/kişilere bırakabilir. Eğer vasiyetname yapılmamışsa, yasal kişilere verilir.
Vasiyetname, 15 yaşını dolduran ve akli dengesi yerinde herkes tarafından hazırlanabilir. Türk Medeni Kanunu içerisinde 531. madde, resmi, miras bırakanın el yazısı ya da sözlü şekilde yapılabileceğini belirtmektedir.
Resmi vasiyetname noter, sulh hakimi yahut yetkili memur önünde gerçekleştirilir. El yazısı vasiyetname ise kişinin kendi hazırladığı türdür. Bunun için baştan aşağı kendi yazması, kendi yazısı ile yine tarih ve imza atmalıdır.
Sözlü vasiyetname ise savaş, şiddetli hastalık gibi olağanüstü hallerde, diğer iki türün yapılamamasında hazırlanır. Eğer paylaşımda bir sorun yaşanırsa, mirasta arasında anlaşmazlık olursa ne olur kapsamında dava yoluna gidilebilir.
Aile içi miras davaları konusunda da geçerli olmak üzere, mirasın hangi koşullarda paylaşılacağı büyük bir soru işareti oluşturur. Bu kişinin vasiyetname bırakıp bırakmadığına göre farklılık arz eder. Eğer vasiyetname bırakılmamışsa, miras bırakan kişinin eşi hayattaysa ve alt soyu ile birlikte mirasçı olursa ¼ sağ akalan eşe ait olacak biçimde, kalan ¾ çocuklar içinde eşit biçimde pay edilir.
Sağ eş miras bırakanın anne-babası ile mirasçı olursa yarısı eşe yarısı da anne-babaya eşit pay edilir. Sağ kalan eş miras bırakan kişinin büyükanne-büyükbabasıyla beraber mirasçı olursa, ¾’ü eşe 1/4’ü ise büyükanne-büyükbaba arasında eşit paylaştırılır.
Şayet eş hayatta değilse, alt soyu bulunuyorsa alt soyu arasında, alt soyu yoksa üst soyu içinde eşit biçimde pay edilir.